Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Yaklaşık 60 yıldır iç giyim pazarında üretici olarak faaliyet gösteren Yeni İnci, hem ulusal hem de global pazardaki markalaşma yatırımlarına devam ediyor. İki fabrikasında yıllık 7 milyon parça üretim yapan ve her yıl kapasiteyi yüzde 10 artırma hedefiyle çalışan firma, başta İran olmak üzere yurtdışı pazarlarda bayiler kanalıyla tüketiciye ulaşıyor. Bu yıl e-ihracata da ağırlık vererek uzak pazarlarda etkin olmayı amaçlayan şirket, Makedonya üzerinden Doğu Avrupa pazarına açılacak.
Pazarlardaki riski dağıtmak için yüzde 50 ihracata yüzde 50 iç pazara çalıştıklarını açıklayan Yeni İnci Yönetim Kurulu Başkanı Furkan Atakan, bu stratejiyi ihraç pazarlarında da izlediklerini belirtti. “Ağırlığı bir pazara vermiyor, potansiyele göre hareket ediyoruz” diyen Atakan, girdikleri ülkelerde bayi ve toptancılarla anlaşarak Yeni İnci markasıyla satış yaptıklarını kaydetti. Yeni açılımlarının Makedonya olduğunu aktaran Atakan, orada bir bayi ile anlaştıklarını duyurdu.
Atakan, “Makedonya iş potansiyeli olarak küçük bir ülke. Ama çevresinde Hırvatistan, Arnavutluk, Kosova gibi ülkeler var. Hedefimiz Makedonya’dan başlayıp bölgedeki tüm ülkelere dağıtım yapmak” dedi. Bugün iki fabrika dışında 15 farklı üretim alanları bulunduğunu ileten Atakan, 60 yıldır sadece kendi markalarıyla üretim ve satış yaptıklarını kaydetti. Atakan, “Ürünlerin hepsini kendimiz tasarlıyor, kalıplarını kendimiz çıkartıyor, modellerini kendimiz yapıyoruz ve kendi etiketimizle satış yapıyoruz. Yani biz hiçbir yere private label üretim yapmıyoruz.
Bazen sadece koleksiyonu kendi etiketini koymak isteyenler oluyor, kabul etmiyoruz” dedi. Pazarda kendi isimleriyle yer almanın faydasını gördüklerini söyleyen Atakan, bu anlamda girdikleri ülkelerde markalaştıklarını belirtti. Atakan, “Mesela bugün tekstil-hazır giyim sektöründe ticaretimizin kesildiği ya da geriye gittiği ülkeler var ama biz hala o ülkelerde devam ediyoruz” diye konuştu.
İran’da taklit Yeni İnci var
İhracatta özellikle güçlü oldukları İran, Mısır ve Azerbaycan gibi ülkelerde markanın taklit edildiğini de anlatan Atakan, “Özellikle İran pazarında sadece model değil etiket ve logomuz da taklit ediliyor. İran’da 30 bayimiz var ama bir o kadar da taklit ürün satılıyor. Bunun iyi yanı markalaşmışız ki taklit ediliyoruz ama kötü yanı da ortada maddi bir kayıp var” değerlendirmesini yaptı.
Orada taklitle mücadele yöntemlerini ‘uygun fiyatla satmak’ olarak açıklayan Atakan, böylece tüketicinin orijinal ürüne yöneleceğini söyledi. İkinci tedbiri de hologramlı ürün olarak kaydeden Atakan, “Yurt dışına özel hologramlarla gönderiyoruz. Hepsinin üstünde QR kodu var. QR kodu okuttuğu zaman aplikasyonda her ürünün seri numarası çıkıyor” dedi.
E-ihracata ağırlık verilecek
Yeni İnci olarak uzun zamandır e-ticaret kanalını kullandıklarını ve ciro içinde e-ticaretin payının yüzde 5 ila 10 arasında olduğunu dile getiren Atakan, şunları söyledi: “Toplam ciromuz 150 milyon TL civarında. Hedefimiz online pazar yerleriyle birlikte kendi e-ihracat kanalımızı da oluşturmak. Küçük çapta e-ihracata başladık.
Hedefimiz e-ticareti yurtdışında yeni bir markasıyla yapabilmek. Onu araştırıp planlarını yapıyoruz. Bunun için depolar kurmak gerekiyor. Uzun vadede bunu da düşünüyoruz.” Yeni İnci olarak ortalama perakende satış fiyatlarının 400 TL bandında olduğunu açıklayan Atakan, “Piyasadaki yabancı markalar bin 500 TL bandında. Bizim kalitemiz A plus, fiyatımız orta grup” dedi.
Rekabet için alternatifsiz ürün yapmalıyız
Bugün daralan küresel pazardan pay alabilmek için alternatifsiz ürünler yapmak gerektiğini vurgulayan Furkan Atakan, “Birinci kural üretim yapmamız lazım, ikinci kural olmayanı üretmemiz lazım.
Müşteri aynı ürünü Çin’den bulacaksa bizim burada daha maliyetli üretmemizin anlamı yok” yorumunu yaptı. Türkiye’nin üretimdeki hammaddeyi kendisinin üretmesi gerekliliğine dikkat çeken Atakan, marka olarak her zaman inovatif ürünlere yöneldiklerini, her zaman yeni ürün geliştirmek için çalıştıklarını belirtti. Sanayici olarak Türkiye’nin geleceğine inandıklarını belirten Atakan, şunları söyledi: “Her dibe vuruşun bir çıkışı var.
Direnelim, mücadele edelim, üretim yapmaya devam edelim, üretimden kaçmayalım. Her şey iyi olacak. Biz buna inanıyor, bunun için yeni ürünler tasarlayıp üretime devam ediyoruz. Belki bugün zor ama bu zorluğu atlatanlar mücadele edip üretenler olacak.”
“AVM’ler yerli markalara mesafeli”
İçinde bulunduğumuz durumlardan Türkiye’nin üreterek çıkabileceğini vurgulayan Furkan Atakan, “Birbirimize sahip çıkmazsak bu dönemleri atlatamayız. Bu noktada AVM’lerin tutumu çok yanlış; özellikle yerli markalara karşı mesafeliler. Ya da çok fahiş fiyat istiyorlar ya da boş mağazalar olduğu halde tekliflerimize dönmüyorlar. Yabancı markalara tanınan iltimasların yarısı bize yok” diye tepki gösterdi.
“Tekstil patron işi, patron yetiştirmeliyiz”
Tekstil ve hazır giyim sektörünü kurumsallaşma sağlansa bile ‘patron işi’ olarak tanımlayan Furkan Atakan, “Her zaman işin, üretimin başında olmanız gerekiyor. ‘İşi müdürlere devrettim’ olmuyor. Ben her fabrikada çöpü kontrol ederim çünkü çöpe giden çok parça oluyor. Bu parçalar her şekilde değerlendirilebilir. Tekstilde para kazanmak çok zor, takip etmek de çok zor. O nedenle sektörün patron yetiştirmesi lazım. Ben 3’üncü jenerasyonum işimi 4’üncü kuşağa aktarmak isterim” dedi.
“Satışı artsın istemediğimiz tek ürün var”
Katma değerli ve inovatif ürün tasarımını ön planda tuttuklarını söyleyen Furkan Atakan, “Birçok yenilikçi ürününüz var. Göğüs kanseri hastalığı geçiren kadınlara yönelik ürettiğimiz protez sütyenler de bu alanda ilk ve tek. Medikallerde de satılan bu ürün aslında satışının artmasını istemediğimiz tek kalem. Çünkü satışın artması demek hasta sayısının artması demek” dedi.